Ah, Blood And Wine, ilk oynadığımda nasıl bir başyapıt olduğunu (DLC olmasına rağmen) fark edememişim. O yüzden, 2016 yılında çıkmış bir sanat eserini 2019 yılında övüyorum, ama hak edene hakkını vermek, övmek lazım. Ahlaki griliğin işlenişi hakkında konuşacağız. Renk paletleri üzerinden hikaye anlatımındaki tema değişimlerini ( Yeşil, Kırmızı, Siyah) ve vurguları, büyülü bir diyarı, benim için ”kötü son” ile biten ama yine de tatmin eden bir masalı konuşacağız bugün.
AÇIK RENK PALETİ İLE ”SAKİN” BİR BAŞLANGIÇ
Her Grace (eh, biz Anna Henriatta diyelim)’in isteği üzerine masallar, şövalyeler diyarı Toussaint’a, bizim için sıradan gibi gözüken bir Beast Contract ile çağırılıyoruz. Bu alışılmadık canavarın sebep olduğu vahşice ( yani kırmızı renk paleti aslında) cinayetleri incelemek için düşler diyarı Toussaint’a vardığımızda, içine gireceğimiz hikayenin ne kadar gri-siyah karışımı olduğunu bize belli etmeyecek bir şekilde açılıyor Blood And Wine. Şarabın kutsal olduğu, şövalyelerin 5 farklı erdem üzerine yemin ettği Toussaint’ta, hikaye ne kadar karanlıklaşabilirdi…
View original post 1,890 more words